Let Down by Radiohead on Grooveshark

6 Ekim 2010 Çarşamba

sonbahar artık yok. ilkbahar gibi o da kayboldu gitti artık. gidenler sadece mevsimler olsaydı umursamayabilirdim ama gidenler sadece mevsimler değil, hayır, duygular gitti onlarla beraber, anılar da.



daha birkaç gün önce coğrafya anlatıyordum öğrencilerime: dünyanın şekli ve hareketlerinin sonuçları. "23 eylül" dedim, tahtaya çizdiğim dünya figürünün üstüne elimi koyarak (güneş ışınları ekvatora dik düşüyordu), "sonbahar ekinoksu olarak bilinir.". "bugünde, tüm dünyada gece ve gündüzlerin süresi birbirine eşittir ve yine bugün kuzey yarımkürede sonbaharın başlangıcıdır.". şimdi, dışarıdaki buz gibi havayı ve yaz yağmurunun mutlu tavrının aksine acımasız bir şekilde yağan kış yağmurunu izlerken pencerede, buruk bir şekilde gülümsetiyor sadece o anlattıklarım. zaten ben "sonbahar" derken öğrencilerimin gözünde oluşan boş bakışlar, her şeyden daha iyi anlatıyordu bahar denilen şeyin yok oluşunu.


o gün ders coğrafya değil de aşk olsaydı, ben işte değil evde olsaydım ve tamamen farklı bir öğrenci olsaydı karşımda, "tatilin yarattığı özlemin sevişerek giderilmesi" konusunu işlerken ben, tek bir dokunuşun bir insanın tüylerinde yarattığı ürpertiyi anlatmak için elimle bir çift göğüse dokunarak, "işte" deseydim, "bir bedenin diğerinde yarattığı bu etkiye aşk denir.", yine aynı boş gözlerle karşılaşacaktım, ne bir eksik ne de bir fazla.


keza, sararıp dökülen yapraklar da yok artık. eskiden kar çıplak ağaçların üstüne yağardı (bu da insana romantik olma şansı verirdi yazarken, "yapraksız ve çıplak sevgilileri daha çok üşümesin diye onları karla örttü dünya" diyecektim mesela.). şimdi haftasonu kar gelecek diyorlar ama ağaçlar yemyeşil daha. dökülen yapraklar olmayınca, her yerde mutlaka görülen, hayatının amacı dökülen kahverengi yaprakları süpürmek olan yaşlı çöpçü amcalar da ortadan yok oldu. o amcalar ki, bana her zaman yaşamaya çalışan insanları anımsatırlardı, tepelerindeki ağaçlardan yaprak dökülmeye devam ederken umurlarında bile olmadan süpürmeye devam ettikleri için.


baharlar yok olunca, vivaldi'nin dört mevsim'i de anlamsızlaştı, mevsimlerle metafor kuran her sanat eseri gibi. aşkı ilkbahara, mutluluğu yaza, ayrılığı sonbahara, yalnızlığı da kışa benzetmek anlamsızlaştı. artık sadece miskin bir yaz ve üşüten bir kış var, aynı artık sadece anlamsız miskin seksler ve yalnız başına uyunan geceler olduğu gibi.


sonbahar da kayboldu, ilkbaharı izleyerek. yalnız başlarına gitmediler, duyguları, anıları ve anlamı yanlarına aldılar giderken. bunaltı ve miskinlik ile yalnızlık ve üşüme kaldı sadece geride.

2 yorum:

  1. sana da görsel çizeyim mi yarraam?

    YanıtlaSil
  2. o değil de bi abi vardı büyüktü bizden adı sonbahardı hatırlarsın sen onu ,ilk kar adamını yaptıgımız abi, sonra bi tekme attı kırdı adamı, adamdan top yaptık sizin evin bahçesindeki ağaca saldırdık kışa inat düşmeyen yaprağı düşürdük, iyi bok yedik!

    YanıtlaSil